14 Ağustos 2014 Perşembe

I.



Korkma evlat. Yine kış gelecek. Yine donacak toprak sen görsen de görmesen de. Yine kar altında kalacak şehir. Yine tükenecek nefesi birer ikişer, sokak lambalarının.

Sen yeter ki yüksek tut ruhunu olmaz mı? Kurumuş yaprakları ufalamaya devam et parmakların arasında. Erik çekirdekleri biriktir. Arka bahçenize gömdüğün çekirge cesetleri için dualar kurgulamaya devam et.

Kenara çekil, bırak akıp gitsin insanların kalp atışları üzerinden. Üç oda bir salon evrenlerinin temelden tepeye yanlış çevrimlerinde çürüyüp giden, dirilip serpilen, homurdanıp küfreden kötü niyetli büyücüler yaşıyor nihayetinde bu memlekette. Her gün başka bir mucize baloncuğu patlıyor apartman boşluklarında.

Mini mini minicik baloncuklar. Bin kere bin beş yüz farklı renkte peygamber kelamı saçılıyor zemine. Kuruyup kalmış güvercin boklarının arasına.

O yüzden, korkma.

Bırak. Aralık rüzgarı o pek övündükleri cam balkonlarını okşamaya başlayana dek bekle. Derin derin nefesler al da öyle bekle. Kalın kalın sigaralar yap da öyle bekle. Şehir buzdan bir heykele dönüşene dek bekle.

O gün geldiğinde, her şeye rağmen bir bokun değişmediğini görüp ferahlayacaksın.